Al Karısı

Türk Mitolojisi denilince çoğumuzun aklına Al Karısı gelir. Efsaneye göre bu varlık, kayalık dağlarda, çay kenarlarında ıssız yerlerde ya da ahırda yaşarmış. Bu varlığın bir başka isimleri ise, “Al”, “Al Kanısı”, “Albas”, “Albız”, “Hal Anası” benzeri isimlerdir. Temeli Şamanizm’e kadar uzanan Al Karısı, lohusa dönemindeki kadınlara ve atlara musallat olurmuş. Uzun boylu, dağınık saçlı, yapılı, ters ayaklı, uzun parmaklı, uzun tırnaklı, al elbiseli olarak görülürmüş. Al Karısı kılık değiştirebilir, hatta hayvan şekline de girebilirmiş. Yeni çocuk sahibi olmuş kadınları yalnız bulursa, kadınların ya da bebeklerinin ciğerlerini yermiş. Bu yüzden bu kadınlar yalnız bırakılmazmış. Tedbir olarak uyudukları yerin başına bir bıçak ve Kur’ an konulur ya da üzerlerine kırmızı bir örtü örtülürmüş. Atları ise üzerlerine binip onları ter içinde bırakana kadar koşturduğu ya da kuyruklarını ördüğü ve bundan çok zevk aldırmış.

Al Karısı Hakkındaki Rivayetler

   Al Karısı hakkında bir çok rivayet vardır. Çoğunda Al Karısı ile karşılaşan insanlar ya onu yakalar ya da Al Karısı birden ortadan kaybolur ve o insan belalardan bir türlü kurtulamazmış. Bu varlığın su ile özel bir bağı olduğu, suyu göründe korktuğu söylenirmiş. İnsanoğlu ile karşılaşan Al Karısı’ nın suyu görünce  “Şu su olmasaydı ben sana ne yapacağımı bilirdim.” dediği ve bir zarar vermeye kalkmadığı söylenirmiş. Bir rivayete göre de bu varlık silah sesinden, elinde meşale olan insanlardan, demirden ve kırmızı renkten de korkarmış. Ayrıca bu varlık hep siyah ve kırmızı olan uzun bir elbise giyermiş. Saçları da o kadar dağınıkmış ki, yüzü zor görülürmüş.

   Bu varlığı genelde en sevdiği şeyi yaparken, atın kuyruğunu örerken görürlermiş. İnsanlar onu gördükleri zaman onları koruması için sağ ve sol bileklerine siyah boncuk takarlarmış. Eğer bu varlığı yakalamayı başarırlarsa yakasına bir demirden bir iğne yerleştirirlermiş. Bu sayede Al Karısı etkisiz hale gelirmiş.

Al Karısı, onu götürdükleri yerde hep temizlik yaparmış. İğne çıkarıldığında birden ortadan kaybolurmuş. Hatta bir rivayete göre de eteğine iğne batırılırsa suya dönüşürmüş. Bazen de kendi kendine bir kuyunun içine atlayıp yok olurmuş. Ortadan kaybolduğu zaman bazı insanlar şu sözlerin söylenmesi gerektiğine inanırmış, “Evelik, evelik , yedi derde derman evelik, yedi yıl kaldım, neye dermandı diye sormadı insanoğlu!”. O dönemlerde bir türlü iyileşmek bilmeyen çocuklara ilaç olarak evelik çorbası içirilirmiş. Bu çorba kurumuş yapraklardan yapılırmış. Çocukların bu çorbayı içtiği zaman çabucak iyileşeceğine inanılırmış.  

Başka bir rivayete göre de bu varlığın mensup olduğu bir grup başka varlıklarda varmış. Hepsi çayın içinde yaşarmış. Aralarında insanlarla alakası olan tek varlık Al Karısıymış. Eğer insanlara yakalanırsa üzerine insan kokusu sinermiş. Eğer Al Karısı üzerinde bu koku ile çaya dönerse, bu kokuyu alan diğer varlıklar Al Karısı’ nı öldürmeye çalışırlarmış.

  Anadolu’nun bir yerlerinde bu varlığın şifacı ve bereket getiren bir varlık olduğuna inanılırmış.  Ayrıca Al Karısı’ nın bazı hastalıkların ilacını bildiği söylenirmiş. Hatta gittiği yerlere büyük bereket gelirmiş. O yerdeki insanlar hiç kıtlık yaşamazmış. Al Karısı’ nın elinin değdiği şey tükenmek bilmezmiş. Bu yüzden bu varlık iyilerden sayılırmış. Ve bu varlığı kutsal olarak sayarlarmış.

Al Karısı’ nın Geniş Coğrafyası

Ayrıca  bu varlık geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Sadece Eski Türkler’ in değil o zamanlarda İran, Afganistan  ve Kafkasya taraflarında da bulunduğu söylenir. O coğrafyadaki insanlar bu varlığa farklı isimler verirmiş. Bu isimler, “İfrit”, “Ayakları geriye dönük kadın”, “Peri kızı” ya da “İblis” gibi isimlermiş. Ve bu varlığın bazı kaynaklara göre  ilk insandan beri varlığını sürdürdüğü söylenir.  Hatta hala bazı bölgelerde var olduğu düşünülür.

  Günümüzde bu varlığın eskiden iddia edildiği kadar büyük zararlar verdiğine, lohusaların ve çocukların ciğerlerini yeme ve atlara musallat olduğu gibi şeylere pek inanan yoktur, efsane olarak kabul edilir. Ancak Al Karısı’ nın günümüzde “Al Basması” denilen olayla alakası olduğu söylenilir. Al Basması, lohusaların uyku halinde yaşadıkları bir durumdur. Karanlıkta ve uyku halinde nefeslerinin sıkışması, uyandıkları zaman konuşamamaları ve uyandıklarında kendilerini yerde bulmaları durumudur. Bunun tıbbi bir açıklaması vardır fakat bazı yerlerde bunun nedeninin  Al Karısı olduğu söylenir.

1 thought on “Al Karısı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.